2015-2016 Sezonu Tff Kış Semineri Töreni Düzenlendi

Antalya'daki Kaya Palazzo Golf Resort'ta devam etmekte olan 2015-2016 Sezonu TFF Kış Semineri'nin töreni düzenlendi.

07 Ocak 2016, Per

Anasayfa / Haberler / Tff Haberleri

Törene; Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, Antalya Valisi Muammer Türker, Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı Menderes Türel, Türkiye Futbol Federasyonu Başkanı Yıldırım Demirören, 1. Başkanvekili Servet Yardımcı, Başkanvekilleri Nihat Özdemir ve Ali Dürüst, Yönetim Kurulu Üyeleri Cengiz Züfikaroğlu, Mustafa Çağlar ve Ali Düşmez, Türkiye Futbol Direktörü Fatih Terim, Gençlik ve Spor Bakanlığı Müsteşarı Faruk Özçelik, Spor Genel Müdürü Mehmet Baykan, MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğu, Temsilciler Kurulu Başkanı Abdurrahman Arıcı, TSYD Başkanı Oğuz Tongsir, MHK ve Temsilciler Kurulu üyeleri, bazı eski MHK başkanları ve bazı PTT 1. Lig kulüplerinin başkanları ve yöneticileri ile bazı Spor Toto Süper Lig ve PTT 1. Lig kulüplerinin teknik direktörleri, UEFA eğitimcileri, üst klasman hakemler ve üst klasman yardımcı hakemler, FIFA kokartlı kadın hakemler, gözlemciler ve temsilciler katıldı.

Törenin başında MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu bir konuşma yaptı.
MHK Başkanı Kuddusi Müftüoğlu'nun konuşmasının tam metni şöyle:
"Yarıyıl seminerleri içerik olarak yaz seminerlerinden farklıdır. Yaz seminerlerinde yeni başlangıçlar yeni heyecanlar söz konusudur. Ancak yarıyıl seminerleri beraberinde yorgunlukları, hayal kırıklıklarını, endişeleri de getirir. Bu durum, kulüpler için olduğu kadar, hakemler için de aynıdır. Lige verilen aradan her kurum yararlanmak ve bu vesileyle yenilenmek ister. İşte biz de bu seminerde hem yenileneceğiz, hem hatalarımızı gözden geçireceğiz, hem de önümüzdeki yarı yıl için moral ve kondisyon depolayacağız.
Bildiğiniz gibi göreve Temmuz ayında geldik. Geldiğimiz günden beri çok yoğun bir tempo içerisinde çalışıyoruz. Ara sıra görüşlerimizi ifade ettik ama bugün hep birlikte daha sağlıklı bir değerlendirme yapma şansı bulacağız. Kısa süre içerisinde çok şey yapmaya çalıştık. Çünkü biz göreve gelirken ortaya bir vizyon koyduk. Türk hakemliği'nin sürdürülebilir başarısını hedefledik. Bu hedefe ulaşmak, sabahtan akşama mümkün olan bir şey değil. Kendimden örnek vermek gerekirse, 25 yıldır bu camianın içerisindeyim, sadece bir kez dünya kupasında Türk Hakemi gördüm. O da 40 yıl sonra, Türk Hakemlerinin katılabildiği ilk dünya kupasıydı. 1996 da Ahmet Çakar, 2014'te Cüneyt Çakır'ı Avrupa Şampiyonası'nda gördüm.
Burada Sayın Cüneyt Çakır'a ayrı bir parantez açmak istiyorum. Türk Hakemliği, pek çok büyük başarıya onun ve ekibinin sayesinde ulaştı. Bunlar yıllar sonra gelen başarılardı. Bu başarılar bizim vizyonumuzu genişletmemizi, çalışınca nelerin başarılabileceğini görmemizi sağladı. Sayın Cüneyt Çakır, Uluslararası Futbol Tarihi ve İstatistikleri Federasyonu tarafından belirlenen, 2015 yılının en iyi hakemleri sıralamasında ilk üçte yer alarak bizleri gururlandırmasının yanında, 2016 Avrupa Şampiyonasında bizleri de temsil edecektir. Bu noktada hepimizin farkına varması gereken bir nokta var. Bu başarılar sadece Cüneyt Çakır ve ekibinin başarısı olarak kalırsa Türk Hakemliği yine eskisi gibi istasyonda beklemeye başlar. Oysa biz bu trenin artık hiç durmadan dünyanın dört bir yanına yol almasını hedefliyoruz.
Bu büyük bir hedef. Bir yandan Türkiye Liglerinin sağlıklı şekilde oynanmasını amaçlarken, diğer yandan da gelecek vizyonumuza yönelik hamleler yapmak zorundaydık. Biliyorum, siz işin birinci kısmıyla daha çok ilgileniyorsunuz. Biz ise hem konumumuz hem de omuzlarımıza yüklenen sorumluluk gereği işin her iki tarafını düşünmek durumundayız. Bizim göreve gelirken en büyük hedefimiz istikrarlı bir şekilde uzun vadeli planlar da yaparak görev yapabilmektir. Bu konuda Sayın Başkanım Yıldırım Demirören ve yönetim kurulunun büyük desteklerini  gördük. Biz, gücümüzü ve görev yapma aşkımızı onların bu duruşundan alıyoruz.
İstikrarı önemsiyoruz. Tutarlı olmayı önemsiyoruz. Sizlere karşı dürüst davranıyoruz. Yaptığımızı, yapacağımızı, yapamadığımızı açık yüreklilikle ortaya koyuyoruz. Hatırlarsanız göreve geldiğimiz zaman verdiğimiz demeçlerde, Türk Hakemliği'ne yeni yüzler kazandıracağımızı, mevcut kadronun tecrübesiyle gençlerin dinamizminden iyi bir Harman yakalamaya çalışacağımızı ifade etmiştik. Bunun için de ilk iş talimat değişikliğine giderek, üst yaşı 47'ye çıkarttık. Alt yaş sınırını aşağı indirdik.
Yaptığımız talimat değişiklikleriyle hakem camiasının iç dinamiklerini de korumak, oradaki hiyerarşiyi de bozmamayı hedefledik. Liyakat önemlidir. Hakedeni bir yerlere taşımak önemli. Hakemlerimizde, gözlemcilerimizde bu güven duygusunu yaratmamız da aynı oranda önemli. Biz bu yola onlarla çıktık, onlarla devam edeceğiz. Onların bilgi birikimleri, tecrübeleri bizim için çok önemli. Hakemlerimiz için daha objektif ölçme yöntemleri belirlemeye, kamplar yaparak, mentör atayarak, bölgesel kurulları daha aktif şekilde çalıştırarak onları daha yakından tanımaya çalıştık.
Gözlemcilerimize değer verdik. Onların hakemlerimize çok şey öğreteceklerini bildiğimiz için hem onların değerlendirmelerini daha değerli kılacak hem de hakeme daha öğretici olmalarını sağlayacak not sistemi değişikliğine gittik. Raporlarda daha net ifadeler kullanmalarını teşvik ettik. Göreve ilk geldiğimiz günden beri hakem ve gözlemcilerimizin bize büyük destekleri var. Herkes, değişimi gördükçe işin bir ucundan tutup daha faydalı olmak için çırpınıyor. Bu sinerjinin bize umduğumuzdan kısa vadede daha büyük başarılar getireceğinden eminim.
İlk Yarı Değerlendirmesi
İlk yarıya çok olumlu bir havayla başladık. İçlerinden birileri olarak gördükleri bir komitenin göreve gelmesi, yaptığımız talimat değişiklikleri olumlu bir hava yarattı. Yıllardır şans bulamayan bazı arkadaşlara şans vermeye başlamamız, onların biraz üzeri tozlanmış potansiyellerini ortaya çıkarmamız hem camiada hem kamuoyunda büyük takdir gördü. Bunun için hepinize çok teşekkür ediyorum. Bizi bu konuda cesaretlendirdiniz. Bu isimler sizler tarafından yeni isimler olarak görülse de camia içerisinde pek çok insanın iyi bildiği gibi en az 15 yıllık hakemlik tecrübesine sahip arkadaşlarımızdı. Aslında hepsi oldukça tecrübeli isimler. Biz de hata da yapsalar onlara maç vermeye devam ettik. Bizim için affedilmeyecek tek bir şey var. Cesaretsizlik. Hata illaki olacak, her maçta oluyor, her maçta da olmaya devam edecek. Bunu söylerken, sadece bir gerçeğin altını çizmek istiyorum. Yeryüzünde bugüne kadar sıfır hatayla maç yöneten hiç bir hakem olmadı. Olmayacak da. Buna emin olabilirsiniz. Tıpkı, sıfır hatayla yöneticilik yapan olmadığı gibi, tıpkı pas hatası yapmayan, yer alma hatası yapmayan olmadığı gibi, tıpkı takım oyun sisteminde, rakip analizinde, oyuncu değişikliğinde hiç hata yapmayan teknik direktör olmadığı gibi. Futbol, böyle bir oyun. Herkes bu gerçeğin farkında olmalı. Bizim amacımız tabi ki bu hataları minimize etmek. Özellikle sonuca tesir eden hataları azaltmak.
İlk yarı hata yapılan maçlar oldu. Bunu açık yüreklilikle kabul ediyorum. Bu hatalar içerisinde sonuca tesir edenler de oldu. Bunu gönlümüz arzu etmese de maalesef oldu. Eminim bundan sonra da olacak. Hiç bir zaman sıfır olmayacak. İşte biz burada yaptığımız eğitimlerle, seminerlerle, hataların nedenlerini ve analizlerini de ortaya koyarak en aza indirgemeye çalışıyoruz. Varsa sistematik hataların önüne geçmeye çalışıyoruz.
Bu seminerde ilk yarının değerlendirmesini yaparak 5 ana başlık üzerinde çalıştık; Elle Oynamalar, Disiplin Uygulamaları, İtirazlar, Basit Fauller, İletişim ve Beden Dili. Hakemlerimiz bu başlıklar altında eğitimlerini tamamladılar.
İlk yarıya dönüp baktığımızda tartışılan pek çok pozisyonun elle oynama, ele çarpma pozisyonları olduğunu gördük.
Bu konuda hakemlerimizin zaman zaman yanlış yorum yapabildiğini gördüğümüz gibi, kamuoyunda yapılan pek çok yorumun da doğru olmadığını, kriterlerin doğru yorumlanmadığını söylemek durumundayım. Seminerde, konu üzerinde özellikle durduk. Hakemlerimizin yorum standardını sağlamayı amaçladık. Zaman zaman bu tür sıkça yanlış yorumlanan başlıklar için, basınımıza ve futbol yorumcularımıza bilinçlendirme toplantıları yapmayı düşünüyoruz. Ofsayt tartışmalarına baktığımızda zaman zaman 11 cm ofsayt nasıl kaçar, 18 cm ofsayt nasıl kaçar, 20 cm geriden çıktı, hakem nasıl görmedi gibi tartışmalara rastlıyoruz.
Konuyu sizden elinizi vicdanınıza koyarak değerlendirmenizi rica ediyorum. 11 cm yarım karıştan az bir mesafedir. 40 metreden takip ettiğiniz bir pozisyonda, top 30 metre mesafeden vurulduğunda, hizaya bakıp aynı zamanda da topun ayak çıkma anını görerek ya da sesini duyarak karar vermeniz gerekirken 11 cm mesafeyi yakalamak mümkün mü?
Bu beklenti, bütün pozitif bilimlere aykırı. Kaldı ki pieroda bile bu kadar yanılma payı olabilir. Her elektronik sistemin belirli bir toleransı vardır. Topun ayaktan çıkma anını da bir insan tespit ediyor o piero için. Malzememiz insan. Bunu unutmayalım. Hata her aşamada mümkün.
11 cm lik  ofsaytı, öyleydi, böyleydi, hakem kötü yönetti, bir takımın hakkını yedi diyerek vermek doğru değildir? Böyle bir tartışma Türk Hakemliği'ne, Türk Futbolu'na ne kazandırır? Bir yardımcı hakemim 11 cm lik bir ofsaytı oynatsa ben kendisini desteklerim. Çünkü hakemlikte şüpheliysen oynatırsın. Mantık olarak o mesafeden bu kadar bir ofsayt için emin olamayacağına göre, verdiği karar bizim için doğru karardır.
Tabi ki açık yanlışlar varsa bunları da düzeltmek, gerekli uyarıları yapmak, gerekirse bir süre dinlendirmek bizim görevimizdir. Bu tür uygulamaları yaptığımızı gayet iyi biliyorsunuz.
Sizden ricam, ufak detaylarda boğulmamanız. İnanın bana bir tacın kimden çıktığını dakikalar boyunca tartıştığınız o programlar, Türk Futboluna en büyük darbeyi vuruyor. İnsanlara futbolun güzelliklerini sunmalıyız.  Hangi seyirci, bir tacı yanlış vererek, maçın sonucuna bir hakem tarafından tesir edildiği iddia edilirken sağlıklı bir atmosferde maç seyredebilir? Seyrettiğinden keyif alırmı? Eğer odak noktasını futbolun güzelliğine değil, hakemin oyun alanının herhangi bir noktasında verdiği doğru yanlış küçük bir karara endekslerseniz, futbol güzel bir oyun olmaktan çıkar.
Marka Değerini Düşürmeyelim
Yönetebilmek için ölçmenin gerekli olduğunu biliyoruz. İstatistiklerden yararlanarak gelişimimizi doğru yönde yapmaya çalışıyoruz; Şimdi sizlere geçen sezonun ve bu sezonun ilk yarısındaki siyah/beyaz hataların oranını vereceğim.
Yapılan hataları bilerek üzerine gitmeye gayret gösteriyoruz; Diğer liglere nazaran sert olan liglerimizde tempo da yükseldi. Bu yükselen tempoya daha fazla katkı sağlamamız gerekiyor. Bu nedenle ikinci yarıdan başlamak üzere yüksek tempoda oynanan maçlarda daha fazla kora kor mücadelelere izin vereceğiz. Basit temaslara çalınan düdükler sadece oyunun sık kesilmesine neden olmuyor aynı zamanda maçın seyir zevkini de düşürüyor. Şimdi sizlere Avrupa'nın bazı liglerindeki ortalama faul sayısını sunacağım. Avrupa ortalaması 28 iken bizde 35. Bu konuyla ilgili çalışmalarımıza daha fazla yoğunlaşacağız. Maçlardaki istatistikler bizlere daha fazla yol gösterecektir.
Futbol sadece süper ligden ibaret değil. Türkiye'de süper ligde sizler 306 maç  seyrediyorsunuz ama Türkiye'nin 81 vilayetinde hakemlerimiz 90.000 müsabaka yönetiyor. Üst ligler için yapılan, en üst seviyeye gelmiş hakemlerimiz için yapılan rencide edici yorumlar, incir çekirdeğini doldurmayacak tartışmalar, teknik olarak hata bile kabul edilmeyecek pozisyonların bir de üzerine anlamlar yüklenmeye çalışarak tartışılması alt liglerdeki hakemlerimizin hem gelişimini hem de sağlıklı bir ortamda maç yönetmesini çok olumsuz etkiliyor. Amatör liglerde hakemlerimize yönelik saldırılar çok arttı.
Unutmayalım; Spor, sevgi, dostluk, barış, kardeşliktir. Futbol endüstrileşmiş bile olsa biz bu temiz ruhu, fairplay ilkelerini korumak zorundayız. Sağlıklı nesillerin, spor ile iç içe büyümesi için buna ihtiyacımız var. Teknolojik gelişmelerin insanları nasıl yalnızlaştırdığını hepimizin bildiği, bahçede oynamak yerine bilgisayar başında oynayan çocukların arttığı bir ortamda, futbol, sadece rekabetten ibaret bir futbol değildir.
Lütfen mesajlarınızı verirken o hafta sonu U 12 maçında oynayan çocukların maçını da bir hakemimizin yöneteceğini aklınızın, vicdanınızın bir köşesinde tutun. O çocuğun içerisindeki futbol sevgisini hep birlikte canlı tutmalıyız.
Profesyonel Hakemlik
Profesyonel hakemlik konusunda çok önemli bir adım attık. Geçtiğimiz yıl 6 hakemle deneme süresi olarak başlayan uygulamada bu yıl 9 hakemimizi profesyonel yaparak ve geleceğini planlayarak önemli bir adım attık.  Profesyonel hakemliği, Türk Hakemliği'nin geleceği olarak görüyoruz. Bunu söylerken dünyayı yeniden keşfetmiyoruz. Avrupa'daki bazı ülkelerin yıllar önce geçtiği bir uygulamaya biz nihayet geçebildik. Bir kez daha Yıldırım Başkanıma bu konudaki desteğinden dolayı teşekkür ediyorum. Bizden önce  bu konuda emek verenlere de teşekkür ediyorum.
Hakemlerimizden bu kadar üst düzey bir performans beklerken, onları her istediğimiz an eğitime, maça yollarken, onların kafalarında profesyonel olarak ekmeklerini kazandıkları bir başka işlerinin olmasını ister istemez kafalarının meşgul olmasına sebep oluyordu. Öncelikle onların kafalarını rahatlatmayı, yönetecekleri müsabakalara daha iyi koşullarda hazırlanmalarını, yönettikleri maç sonrası performans değerlendirmesini daha sağlıklı şekilde yapabilmelerini, sürekli bir gelişim ve öğrenme süreci içerisinde olmalarını amaçladık. Kamuoyunda profesyonel hakemliğe bakış açısı maalesef çok dar bir açıdan. Kimse bunun orta uzun vadede Türk Hakemliği'ne yapacağı katkıyı göremiyor. Nitelikli insanların hakemlikle ilgili bir kariyer planı yapabilir hale geldiklerini, artık hakem ilanlarının kariyer ilan sitelerinde yer bulduğunu, son bir ay içerisinde sadece İstanbul'da üç kurs açıldığını, Türkiye'nin pek çok ilinde art arda hakemlik kursları açıldığını sizlerle paylaşmak isterim.
Amacımız bu yıl sonunda profesyonel hakem kadro sayısını artırmak ve dört yıllık planlama çerçevesinde süper lig ve ptt liginde tüm hakemlerin profesyonel hakemliğe geçiş yapmasını sağlamak. Her aşamada profesyonellerin daha çok görev almaya başladığı ve profesyonelce yönetilmesi gereken futbol endüstrisinde bir tek hakemlerimizin amatör kalması düşünülemezdi. Yardımcı hakemler, kadın hakemler ve alt liglerde hakemlik yapan gelecek vadeden arkadaşlarımız için de yarı profesyonel hakemliği kademeli olarak düşünüyoruz.
Bizi en çok sevindiren konulardan birisi de şu anda hakemliğin A takımı diyebileceğimiz profesyonel hakemlerimizin çok iyi bir ekip ruhu içerisinde Türk Hakemliği'nin başarısı için çalışmaları. Kendilerine bu özverili çalışmalarından dolayı teşekkür ediyorum. Meyvelerini toplamaya başladık. Her geçen gün daha iyi olacağından eminiz.Profesyonel hakemlik bizim için de pek çok şey öğrendiğimiz, geliştirdiğimiz bir AR-GE laboratuvarı gibi.
Kadro Değişiklikleri
Uzun yıllar aradan sonra önceden de ilan ederek hakemlikte ara klasman yaptık. UEFA'nın benimsediği bu sistemi benimseyeceğimizi söylemiştik. Süper lige 5 yeni hakem arkadaşımızı aldık. 18 tane yardımcı hakem arkadaşımızı aldık.
Uzun süredir takip ettiğimiz başarılı arkadaşlarımız. Katkı sağlayacaklarına inanıyoruz. Kadro fazlalığı olan bazı klasmanlardaki hakem sayılarında üzülerek de olsa kadro sayısını azaltmak durumunda kaldık. Hakemlerimizin üst liglere daha çok müsabakaya çıkma şansını yakalayarak hazırlanmalarını istiyoruz. Ulusal ligleri, bölgesel ligleri hatta amatör ligleri yakından takip ediyoruz. Yetenekli olduğuna inandığımız arkadaşlarımızı hiç oyalanmadan daha üst liglerde görevlendirmeye başladık. Bu uygulamaya devam edeceğiz. Yetenek yönetim programları geliştiriyoruz.
Bildiğiniz gibi FIFA hakem kadromuzda bir değişim oldu. Tüm arkadaşlarımız bizim için değerli. Listeye yeni giren arkadaşlarımız Deniz Ateş Bitnel ve Alper Ulusoy bayrağı devraldılar. Başarıyla hizmet edeceklerine inanıyorum. FIFA hakemliğini Türk Hakemliği'nin uluslararası vizyonuna paralel şekilde yapılandırmaya çalışacağız.
İlk yarıda olduğu gibi genç hakem arkadaşlarımıza cesaretle görev vermeye devam edeceğiz. Onların her geçen gün daha da başarılı olacaklarına inancımız tam. Burada olduğunuz zamanlarda siz de yakından gözlemleme şansı buldunuz. Hepsi çok iyi çalışıyor. Tecrübeli abileri, onlara tüm bilgi ve birikimlerini sunuyor ve onlar da bunun farkında olarak gelişimlerini sürdürüyorlar.
Bildiğiniz gibi yıl sonu için tatlı bir rekabet var. Süper lige 22 hakemle devam edeceğiz. Geri kalan arkadaşlarımız A klasman hakemi olarak PTT 1.liginde müsabaka yönetecekler. Amacımız hakemlerimizin bulundukları kategoride daha çok maça çıkmalarını sağlamak. Her hakem maça çıktıkça performansını artırır. Bazen ceza yorumları yapılıyor.
Hakemi dinlendirmek hakeme olumlu katkı sağlamaz. Tabi ki bunun gerektiği durumlar da olabilir ama prensip hakemin maça çıkarak iyileşmesidir. Tıpkı futbolcuların performansının oynadıkça daha iyi hale gelmesi gibi hakemler de maça çıktıkça daha iyi yönetimler, daha özgüvenli yönetimler sergilemeye başlarlar. Yeni sezonda bunu sağlayacak bir yapılanma içerisinde olacağız.
İlave yardımcı hakemlik çok tartışılan konulardan birisiydi. Hakemlerimizin pek çoğu olumlu görüş bildirdi. İlave yardımcı hakemlik uygulamasına geçtiğimiz aşamada elimizde yeterince tecrübeli bir kadro yoktu. Şimdi bu kadro tecrübe kazandı. Yardım eksiklikleri olduğu doğrudur ama çok önemli katkıların olduğu maçlar da gördük.  İlave yardımcı hakem kadrosunu 40 dan 12 ye indirerek devam etme kararı aldık. Daha iyi performans gösteren tecrübeli arkadaşlarımızla yola devam edeceğiz.
İkinci yarıdaki performansları takip ederek önümüzdeki yıl uygulamanın nasıl devam edeceğiyle ilgili karar alacağız. Tabi işin sizin görmediğiniz bir yönü var. Onu da belirtmek isterim. Biz elimizde yeteri kadar üst lig hakemi olmadığı için ulusal  kadrodaki arkadaşlarımızdan da ilave yardımcı hakem olarak faydalandık.
O arkadaşlarımız üst lig maçlarında büyük tecrübeler kazandılar. Ulusal lig kategorisinde, bu birikimlerini hem yönettikleri müsabakalara hem de birlikte görev yaptıkları hakem arkadaşlarına olumlu şekilde yansıttılar. Üst ligde, doğrudan sonuçları umduğumuz ölçüde görülmese de alt kategorilere büyük katkı sağladılar.
Gözlemci notlarının kamuoyunda tartışılmasına karşıyız. Teknik bir konudur. Teknik değerlendirme usuleri vardır. Bizlere güvensinler. Biz gözlemcilerimizden gerekli raporu alıyor ve üzerine kendi değerlendirmelerimizi de yaparak bir kanaate varıyoruz.
Bizi kısa vadede, günlük işlerle değil, diktiğimiz ağaçların meyvelerini toplayana kadar sabrederek değerlendirmenizi rica ediyoruz. Çok şeyi olumlu anlamda değiştirdik. Bunun elbette bir hazım süresi var. Bunu göreceksiniz. Hakemlerimiz, kendilerine verilen önemin farkında. Artan sorumluluklarının farkında. Türk insanı hemen bir şeyler görmek istiyor. Sabır yok. Ama istikrar için sabır şart. Sürdürülebilir başarı için sabır şart."
Temsilciler Kurulu Başkanı Dr. Abdurrahman Arıcı konuşmasının tam metni şöyle:
"Herkesi saygı ve sevgi ile selamlıyorum. TFFHGD Başkanı olarak öncelikle sayın bakanımıza, spor genel müdürümüze ve TFF'ye teşekkür ediyorum. 4 yıl önce göreve geldiğimizde inanın amatörde görev yapan hakem arkadaşlarımız formalarını kendi alıyordu. Ücretler çok düşüktü. Ancak şimdi TFF karşılıyor. Kendilerine çok teşekkür ediyorum. Bakanımıza ve sağlık bakanımıza teşekkür ediyorum. Amatör Spor Kulüpleri Genel Başkanımıza teşekkür ediyorum. Hakemlerimiz sağlık güvencesine kavuştu. Uilenberg'e teşekkür ediyorum.
Türkiye'deki futbol müsabakalarının daha düzenli oynanması için çaba sarfetmekteyiz. TFF'den aldığımız direktifler doğrultusunda hareket etmekteyiz. Maçların düzenli oynanması için gösterdiğimiz performansta başarılı olursak maça gelenlerin sayısı da artacaktır. Cumadan pazartesiye kadar olan süreçte bir bayram havası yaşayacağız. Kurumsal olarak hareket etmek durumundayız. Bize güç veren TFF Başkanı adına hareket etmekteyiz. Bu güçle devam ediyoruz. Bundan sonra seyir zevki ortaya çıkacaktır. Geçmişte nahoş olaylar oldu. Ancak bunlar tekrar etmeyecektir. Hakem kardeşlerimizin incinmesini istemiyoruz. İnşallah önümüzdeki süreçte hepimize görev düşüyor. Sayın bakanım inşallah bundan sonraki süreçte çok daha düzenli maçları sizlere izlettirme fırsatı bulacağız."
TFF Başkanı Yıldırım Demirören'in konuşmasının tam metni şöyle:
"Sayın Bakanım, Sayın Valim, Sayın Belediye Başkanı; Sayın Spor Genel Müdürüm, Merkez Hakem Kurulu Başkanımızve kurul üyelerimiz, Eski Merkez Hakem Kurulu Başkanlarımız, Türkiye Futbol Direktörümüz Sayın Fatih Terim, teknik adamlarımız, antrenörlerimiz, Kulüp Başkanlarımız, ve değerli hakemlerimiz, hakem hocalarımız, gözlemcilerimiz hepiniz hoş geldiniz… Gördüğünüz üzerebu yıl çok daha geniş katılımlı olarak toplanıyoruz. Aynı zamanda Temsilciler Kurulu Semineri'nin resmi açılışını da yapıyoruz. Dolayısıyla Temsilciler Kurulu Başkanımıza ve temsilcilerimize ayrıca hoş geldiniz diyorum.

Geride bıraktığımız döneme dair aklımda iki fotoğraf var. Bunlardan birisi bir Türk hakeminin Şampiyonlar Ligi finalinde verdiği kritik bir kararın fotoğrafı. Karardan hemen, saniyeler sonra pozisyonun ağır çekimi tüm dünyada yayınlanıyor. Karar doğru! Hiç şüphe yok ki, o an hepimiz büyük bir gurur yaşıyoruz.
İkinci fotoğraf çok farklı. Bir hakem ekibimiz bir Süper Lig maçından sonra statta mahsur kalıyor. Evlerine gitmek için oradan ayrılmaları engelleniyor. Hiç şüphem yok ki, o an hepimiz büyük bir üzüntü yaşıyoruz. Türkiye'de futbolla ilgili herkesin bu iki fotoğrafın üstünde dikkatle düşünmesi lazım.

Hangi fotoğrafı istediğine karar vermesi lazım. Bu kararın bekleyecek vakti yok. Bu kararın tekrarı yok. Ya birinci fotoğrafı seçeceğiz ve Türk futbolunun dünyada söz sahibi olması için çalışmaya devam edeceğiz. Ya da ikincisini seçip ufak hesapların, kısır tartışmaların arasında sahneden silineceğiz. Elbettebiz kararımızı çoktan verdik. Biz hakemlerimize inandık, kararımızı gelişmekten, ilerlemekten yana verdik. Onun içindir ki 2015-2016 sezonuna, hakemlikte devrim niteliğinde adımlar atarak başladık. Profesyonel hakemliği yaygınlaştırdık, talimatnamede önemli değişiklikler yaptık eğitim çalışmalarına hız verdik. Belki hepsinden önemlisi Türk futbolunda kan değişimi için adım attık hakem kadromuzu gençleştirmeyi seçtik. Genç hakemlere insiyatif verdik. "Bu genç hakemlerimizin zamana ihtiyacı olacak, mutlaka hataları da olacak" dedik. Elbette bunu öngördük. Hesaplanmış bir risk aldık. Ama kararımızdan asla vazgeçmedik. Bu reformun hedefine ulaşması biraz zaman alacak. Genç hakemlerimizin olgunlaşmak için zamana ihtiyacı olacak. Adı üstünde genç hakem. Bugün, eleştirilere rağmen aynı kararlılıkta devam ediyoruz. 27 yaşında bir hakemimiz Arda Kardeşler, Süper Lig'e çıkıyor. İlk kez bu yaşta bir hakemimiz Süper Lig'de görev yapacak. Bu olay sezon başında yaptığımız  talimat değişikliğinin bir meyvesidir. Bütün bunları size duyduğumuz güven nedeniyle yapıyoruz. Biz size inandık! Hatalı kararlar verdiğiniz zaman arkanızda durduk, durmaya da devam edeceğiz! Futbol Playstation oynamaya benzemez. Bilgisayar değil, insan eseridir. İnsanın olduğu yerde hata olur. Hakemler de buna dahildir. Ama bu demek değil ki, bariz bir şekilde hatalar yapanı, elindeki fırsatı heba edeni, açıkça yetersiz kalanı görmezden geleceğiz, idare edeceğiz... Hayır, bunları affetmeyeceğiz. Merkez Hakem Kurulumuz da affetmeyecek, gereken cezaları vermeye devam edecek. Benim sizlerden tek bir beklentim var: Yürekli olun! Maçları cesaretle yönetin, kararlarınızın arkasında durun... Sonra evinize gidip, huzurla uyuyun! Bunu, her şeyden önce, Türk hakemliğinin çoktan hakkettiği itibara sahip olması için istiyorum. Sizin için istiyorum.
Değerli arkadaşlarım, Türk futbolu en büyük zararı hakem hatalarından değil, hakem tartışmalarından görüyor. Bu tartışmalar hakem kararlarını eleştirmekten çıkıp, hakemliğimizi tartışma noktasına gelmişse, işte orada durmak lazım! Çünkü o zaman iş yabancı hakem tartışmasına da gelir tabii. Değerli hakemlerimiz, bu konuyu sizin önünüzde ağzıma almaktan bile hicap duyuyorum. Bana göre sizlerin, dünyada adınızdan en çok söz ettirdiğiniz dönemde, yabancı hakem tartışması yapmak ayıptır, akıldışıdır. Bu tartışmayı yapanların dünya futbolunu takip ettiklerine, hatta düzenli olarak maç seyrettiklerine bile inanmıyorum. Bu kişilere bir haberim var: Şu an dünyanın en iyi 3 hakeminden birisi Türk. Adı Cüneyt Çakır. Onlara bir haberim daha var. Cüneyt Çakır ve ekibi Euro 2016'da maç yönetecekler. Kim bilir belki de finali yönetecekler. Yani biz onlardan değil, onlar bizden hakem alıyorlar. Yabancı hakem isteyenlerin yaptığı Türk futboluna ihanettir. Bizim amacımız hakem ithal etmek değil, hakem ihraç etmektir. Türk futbolu ancak böyle ilerler. Değerli arkadaşlarım futbol tarihimizin hiç bir döneminde hakemlik bizim dönemimizdeki kadar ciddiyetle ele alınmamış, bu kadar önemle üstünde durulmamıştır. Bizim her planımız uzun vadelidir, kalıcı başarıya yöneliktir. Hakem konusu da öyle. Bunun için örneğin önümüzdeki sezon Süper Lig'deki hakem sayısını da düşüreceğiz. Kadın hakemlerimize de büyük önem veriyoruz. Amacımız kısa sürede onları elit kategoride görmek, Süper Lig'de, hatta derbi yönetirken görmek. Bir başka konu, hakem değerlendirmeleri konusu. Kuddusi Hocamızın da konuşmasında belirttiği gibi, hakem değerlendirmeleri artık sadece gözlemci raporlarına bakarak yapılmıyor. Kurulumuz da bir değerlendirme yapıyor. Hakemlerimizin notu bütün bunların sonucunda belirleniyor. Diyelim ki gözlemcimizin bir hatası oldu, elbette onun gereği de yapılıyor. Bu bir, değişim ve reform dönemi. Bu dönem gençlerimize, hakemlerimize sahip çıkma, destek olma dönemi!..
Milli takımımızın başarı hikayesi yazdığı, ülke olarak dünya futbolunda öne çıkma fırsatı yakaladığımız bir dönemde kısır hakem tartışmalarına artık bir son verelim. Dikkatimizi hakem hatalarına değil oyun kalitesine yöneltelim. Hele spor medyasında kışkırtıcı ve hakaret dolu açıklamalardan tamamen vazgeçelim. Bu noktada 6.222 sayılı yasayı hatırlatmak istiyorum. Bu yasa sadece tribün şiddetine karşı çıkmadı. Şiddete çanak tutan, her türlü tutum ve açıklamaya karşı da çıkarıldı. Dolayısıyla, bu yasa aynı zamanda hakemlerimizi korumak için de çıkarıldı. 6.222'nin futbolun tüm paydaşlarına ve savcılarımıza getirdiği sorumluluklar var. Bunu hatırlatmaktan hiç yorulmayacağım. 
Bir konuya daha değinmeden geçemeyeceğim. Kulüplerin saat başı antrenör değiştirmesi hiç hoş bir şey değil. Asla tasvip etmiyoruz. Ancak seçilerek gelmiş, kendi bütçesini harcayan kişilerden söz ediyoruz. Federasyon olarak buna sınır koymaya hakkımız olduğunu zannetmiyorum. Buna rağmen yönetim kurulu toplantısında Kulüpler Birliği'nin de görüşlerini alarak konuyu değerlendireceğiz. Her ne olursa olsun, benim için antrenörlük onuru, kural ve yönetmeliklerin üzerindedir.
Sözlerimin sonuna gelirken, Türk futbol tarihinde devrim niteliğinde çalışmalar yapan, hakemliğimize tabiri caizse, çağ atlatan bir isme, Jaap Uilenberg'e özel bir paragraf açmak istiyorum. Sevgili Jaap katkıların unutulmayacak. İsmin Türk futbolunda her zaman saygıyla hatırlanacak. Sana can-ı gönülden teşekkür ediyor, başarılarının devamını diliyorum. Jaap'ın sözleşmesi sezon sonunda bitiyor. Onun yerine göreve başlayacak ismi tanıtmaya bile gerek duymuyorum. Sadece adını söylemem yeter herhalde. Sayın Roberto Rosetti'ye şimdiden aramıza hoş geldiniz diyorum! Kendisinin Türk hakemliğini daha da ileriye götüreceğine inancım tam. Ona da can-ı gönülden başarılar diliyorum.
Değerli hakemlerimiz, hiç şüphe yok ki, ikinci devre her zamankinden daha zor geçecek. Futbolda adaletin sembolü olan sizlere daha da büyük görev düşecek. Cesaretle bu sorumluluğu taşıyacağınıza inanıyorum. Türk hakemliğinin geleceğine güvenle bakıyorum. Bize daha nice gurur dolu fotoğraf kareleri armağan edeceğinizi biliyorum. Bunun için, yüreğiniz yeter! Unutmayın ki biz bir aileyiz. Hakemi, gözlemcisi, temsilcisi ve yöneticisi ile bir bütünüz. Bu ailenin büyüğü olarak ben ve yönetim kurulundaki tüm arkadaşlarım her zaman sizin yanınızdayız. Birlikte olduğumuz sürece her zorluğu aşarız, aşacağız!..  İkinci devrenin hem sizler hem bütün kulüplerimiz için başarıyla geçmesini temenni eder, hepinizi sevgi ve saygıyla selamlarım."
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç şöyle konuştu:
"Hepinizi selamlıyorum. Hoş geldinizBugün sizlerle biraraya gelmek için dün yola çıktık. Ama yol uzun sürdü. Tabi bize burada ev sahipliği yapan Antalya Büyükşehir Belediye Başkanımıza teşekkür ediyoruz. Antalya hızla gelişiyor. Çalışmaları için ona teşekkür ediyoruz. Geçen sene de bir araya geldik. Bugün de bir aradayız. Hakemlerimiz, gözlemcilerimiz ve onların yöneticisi ve destekçisi olarak bu toplantıda ümit ediyorum ki kısa bir değerlendirme yapıp, sizlere şevk vermek istiyorum. Bazı gözlemlerimi de paylaşacağım.
Yaptığınız iş çok zor. Hakemlerimizin gerçekten çok zor bir işi var. Çünkü futbol dünya üzerinde en çok takip edilen ve yorum yapılan spordur. İşin konuşulması, değerlendirilmesi, yazılması, çizilmesi, üzerinde tartışılmasına gelindiği zaman futbol kadar konuşulan başka bir spor dalı dünyada yok. Bu iş yapıldığı zaman mutlaka ama mutlaka iyi de olsa kötü de olsa hakemliğin adı o müzakerede geçiyor. Bundan dolayı sizin işiniz çok zor. Diyeceksiniz ki diğer spor dallarında da hakem isimleri geçiyor. Ama onlar futbol kadar konuşulmuyor. Bir şeyi bıkmadan söylemek istiyorum. Bu hafta içinde futbolla yoğun bir mesaimiz oldu. PTT 1. Lig ve Süper Lig başkanlarını ağırladık. Bütün bu toplantıları basınla beraber yaptık. Bir şeyi söyledim ben. Evet futbol en çok tartışılan, en çok ilgi çeken, hepimizin en yoğun takip ettiği spor dalıdır. Ama unutmayalım ki diğer spor dallarımızda da büyük mücadeleler var. Bunlar basında yeterince yer almıyor. Değerli basın mensupları evet futbola yer ayıracaksınız ama lütfen diğer spor dallarımızın da daha fazla medyada yer alması için lütfen çaba sarfedin.
A Milli Futbol Takımımızın EURO 2016'da büyük bir sınava giriyor. Ben ilk Avrupa Kupası maçlarını canlı seyrettiğimde 1996 idi. O zaman Fatih hocam çok genç bir teknik direktördü. Yine genç ama Avrupa sahnesinde milli takımımızın farklı şekillerde gündeme geldiği yıllardayız. EURO 2016'da büyük beklentilerimiz var. Hakemlerimizin büyük müsabakaları yönetmesini istiyoruz. Ama finali şundan dolayı yönetemesinler. Milli takımımız final oynasın. Bazı tartışmalar yapılıyor. Bizim yaptığımız açıklamalar ile ilgili olarak enteresan magazinsel tartışmalar yapılıyor. Tam bu noktada tabi TV'de futbol tartışılacak. Ama öyle uzun soluklu tartışmalar oluyor ki, konular öyle farklı yerlere gidiyor ki futbol futbolluktan çıkıyor. Bu anlamda tüm basın mensubu arkadaşlarımıza tekrar hatırlatmak istiyorum. Yapacağınız tartışmalar sporumuza katkı verecek şekilde olsun. O bunu dedi, şu şunu dedi, o bunu tanıyormuş, o telefon etti olmasın. 6 saatlere varan programlar yapıp da farklı şeyler üzerine konuşursak başarı elde edemeyiz. Amacımız Türk sporunu daha ileriye taşımak. Eleştireceğimiz zamanlar tabivar. Ama eleştiriler yapıcı olsun. Siyasiler olarak biz de çok eleştiri alıyoruz. Bize eleştiri hakkınız var. Ama eleştiri dışına çıkma hakkınız yok. Çıkarsanız hukuki hakkımızı ararız. Seminere katılmak için geliyoruz. Sizlerle beraber oluyoruz. Sonra basında bakıyoruz ki başka şeyler dile getirilmiş. Bu toplantıda Türk hakemliğinin katkı görmesi değil; magazin…
Türk hakemliğini nasıl geliştiririz konusunu konuşmalıyız, yabancı hakemi değil… Yabancı hakemlerle beraber Türk hakemliğini ileri taşıyabiliriz ama yabancı hakem getirmek gereksiz bir tartışmadır. Ben gereksiz buluyorum. Çünkü daha önce de dile getirdiğim gibi hata olur. Hata adı üstünde hatadır. Ama atfedilen şey hata değil; kasıt olduğudur. Söyledim, yine söylüyorum. Hata kasıtlı olmaz. Kasıt yaptığınız zaman başka bir şeydir. Hata bir insanın anlık bir durum içerisinde yapabileceği bir yanlışlıktır. Geçmişte oldu. Sayısını azaltmak amacımız. Bu seminerler bunun için yapılıyor. Bu anlamda yapılacak çalışmalara biz her zaman destek vereceğiz. Bu sezon içerisinde hiç hoş olmayan bazı tartışmalar oldu. Takip ettik. Ama diyalog yollarının açılması için çalışıyoruz. Ben iki şeyi Türk futbolunda artık duymamamız, söylemememiz gerekiyor. Bir taraf asla ve asla "Hakem odasının yolunu tutacağım" demeyecek. Ama öbür taraf da hiçbir zaman azminden bir şey kaybetmeyecek. Yani beraberce elelekolkola futbolu ileri taşıyacağız. Hakem odaları izinle ziyaret edilecek yerlerdir. Lütfen artık bu yönde hareket edelim. Böyle yaparsak daha başarılı oluruz. Yabancılarla ilgili örnek vermeyi seviyoruz. İstemiyorum bunu söylemek durumundayım. Madem örnek almayı seviyoruz o zaman bu noktadaki gelişmeleri de örnek alalım. Ama tabiki kendi çalışmalarımızı da yabana atmayalım. Türkiye'deki spor altyapısının nereden nereye geldiğini görmenizi istiyorum. İnşa ettiğimiz spor tesisleri artık tamamlanmış vaziyete. Bazen aksayanlar olabiliyor. Maalesef İzmir'de böyle bir durumla karşı karşıyayız. 78 milyon vatandaşımıza hizmet etmek için buradayız. Bundan kimsenin şüphesi olmasın.
Statlarda yaşanan olumsuz olaylar hepimizi etkiliyor. Şiddete meyilli olanlar… Bunu kulüp başkanlarıyla konuşurken dile getirdik. Biz sporumuzda şiddet is-te-mi-yo-ruz. Engellemek için de her adımı atacağız. Statlarda şiddet, uygunsuz hareket ve özür dileyerek söylüyorum küfüre karşı mücadelemiz dinmeyecek. Milli servete zarar verenler, koltukları kıranlarla mücadelemiz sonuna kadar sürecek. Çünkü onlar taraftar değil. Taraftarlık gönül verdiği renkleri desteklemektir. Bu da sonuna kadar haktır. Ama zarar vermek, hakaret etmek, şiddete girmek bu kimsenin hakkı değildir. Kanunlarımızın ortaya koyduğu uygulama neyse sonuna kadar takipçisiyiz. Yargının da takipçisiyiz. Şiddeti sahalarda görmek istemiyoruz. Hep söylüyoruz ama söylemek yetmez. Bunu uygulayacağız. Şu anda Gençlik ve Spor Bakanı olarak en üst noktada sorumluluğum var. Ama sizlerin de sorumluluğunuz var. Birinci elden bunu yaşayan sizlersiniz. Futbolun tüm paydaşları… Siz yaşıyorsunuz. Sahaya atılan yabancı cisim… Stadı düşünün… Attığı yer kendince sahada oynayan sporcu. Gücü yetmedi. Oraya kadar gitmedi. Olmadığı zaman basın mensubuna isabet edecek. Top toplayan genç kardeşlerimize gelecek… Emniyet güçlerimize isabet edebilir. Özel güvenlikteki arkadaşlara gelebilir. Hakeme gelebilir. Başka bir taraftara gelebilir. Bunları kabul mü edeceğiz, hayır etmeyeceğiz. Bunları yapanlar azınlık. Çok az sayıda kişiler. Sesleri fazla çıkıyor çünkü olumsuz bir olay var. Onlar az sayıda. Biz burada hep beraber birbirimize destek oluyoruz. Onlar bunu engellemeye çalışıyor. Biz bir olursak bunların karşısında çok büyük başarılar elde edeceğimize inanıyorum. Zeminlerle ilgili bir tartışma var. Ben sorumluluğu üzerimizden atmak için söylemiyorum, kimse yanlış anlamasın. Şu anda kulüplerimizin maçlarını oynadığı statların mülkiyeti bize ait. Ama bunların bakımı ve idamesi kulüplerin sorumluluğunda… Bu işin resmi prosedür durumu. Bununla beraber zeminlerimizin daha da iyileştirilmesi için, daha üst standartlara gelmesi için elimizden ne gerekiyorsa yapmaya hazırız.
Değerli arkadaşlar futbol konuştuğumuz için Türkiye'nin çokbüyük bir şansı var. Her ülke bu kadar şanslı değil. Ülkemizin en üst makamındaki yetkilisi, Sayın Cumhurbaşkanımız eski bir futbolcu… Kendisi için futbol çok önemli. Başbakanımız bütün spor dallarını takip ediyor. Her türlü desteği verme konusunda hiçbir eksiğimiz yok. Elele verirsek Türk futbolunu çok hızlı şekilde, çok kısa zamanda çok farklı noktalara taşıyabiliriz. Yeter ki tespitleri doğru yapalım, hedefi koyup o yolda yürüyelim. Ay-Yıldızı hepiniz yüreğinizde taşıyorsunuz. Bu bayrağı çok daha üst seviyelerde taşımak için hep beraber çalışacağız. Salondaki herkesin büyük çaba sarf ettiğini biliyorum. Spor ve futbol birlikteliktir, kardeşliktir. Elimizi taşın altına koyalım, risk alalım. Risk almadan başarı gelmez. Herkese çok teşekkür ediyor ve selamlıyorum."
 
 
 
 
 
 
Tüm hakları Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu'na aittir.