Dört Dörtlük Sporcu Aile

Gençlik Spor Dergisi, başarı dolu bir kariyeri geride bırakan ve iki sporcu cevher yetiştiren şampiyon Sibel ve Osman Şener Özsoy çiftinin, dört bir yanı madalya ve kupa dolu olan evine 5 çayına konuk oldu.

12 Ağustos 2014, Sal

Anasayfa / Haberler / Spor Haberleri

İki sporcu düşünün, kazandıkları başarılarla bayrağımızı dalgalandırmış, marşımızı okutmuş... Bir aile düşünün, anne ve baba geçmiş yıllarda elde ettikleri uluslararası başarılarla ülke spor tarihine altın harflerle adlarını yazdırmış... Çocukları ise onları takip ederek, profesyonel sporculuk yaşamlarına adım atmışlar...

Tekvando branşında 1988’de Ankara’da düzenlenen Avrupa Şampiyonası’nda altın madalyayı kazanan Sibel-Osman Şener Özsoy çifti, çocukları Elif Burcu ve Halit Burak’ı henüz daha çocukluk çağlarındayken sporla tanıştırarak, spor kültürünü aşılamış. Anne ve babaların rol model alan çocuklar, ilk olarak tekvandoya başlamış. Kısa süre sonra Halit Burak, basketbola yönelirken, Elif Burcu ise annesinin gençliğinde yaptığı gibi voleybolu tercih etmiş.

“Branş seçme gibi bir şansımız yoktu”
Osman Şener Özsoy, yaklaşık 35 yıl önce çok da seçim şansı olmadığı bir dönemde mahalle aralarındaki tekvando salonlarında spora başladığını hatırlatarak anlatmaya devam ediyor: 
“İçimde spor yapma aşkı vardı. Ben de babam izin vermediği için gizliden kaydımı yaptırıp, çalışmalara başladım. Kısa süre sonra tekvandonun kültüründe bulunan doğu prensiplerini, saygı, disiplin ve çalışkanlıkla harmanladım. Bu süreçte yaşam tarzım değişti ve sporcuda olması gereken tüm donanımlara sahip oldum.”

“İnşallah çocuklarımız milli başarı gururunu yaşatır”
Sibel Özsoy da tıpkı eşi gibi mahalle aralarında tekvandoyla tanışmış 12 yaşındayken... 

Antrenmanlarda yaşından büyük başarılara imza atmış ve sadece 6 ay sonra Türkiye Şampiyonası’na girmiş ve ikinci olmuş. Tekvandoya başlama sürecini Özsoy’ şöyle anlatıyor:
“Tekvandoda elde ettiğim başarıların ardından lise dönemimde bir yandan da voleybol oynamaya başladım. Lisansımı aldım ve 4 yıl ciddi maçlarda başarılar elde ederek genç milli takıma davet aldım. O an bir seçim yapma aşamasındaydım ve tekvando aşkım baskın geldi. İyi ki de tekvandoyu tercih etmişim. Milli marşımızı uluslararası arenada okutmak benim için büyük bir onur. İnşallah çocuklarımız da bu gururu bize yaşatır.”

Önce tekvando sonra basketbol
Evin büyük çocuğu Halit Burak Özsoy, babasının etkisi ve eğitimleriyle tekvandoya başladığını dile getirerek, “Tekvandoda iyi bir grafik çizerek kısa sürede kırmızı-siyah kuşağa kadar yükseldim. Ama gönlüm basketboldaydı. O sırada basketbol koçunun takımına daveti de yaşamımda yeni bir kapı açmamı sağladı. Basketbolda 4 yılı geride bıraktım. Hedefim ise milli takımda forma giyerek, ülkemi yurtdışında temsil etmek” diyor.

“Annem gibi voleybolu tercih ettim”
Elif Burcu Özsoy ise henüz başlarda olduğu spor kariyerine 3 branşı sığdırmış. Özsoy bu süreci şu sözlerle dile getiriyor:
“Ben de ağabeyim gibi spora tekvandoyla başladım. Annemin ve babamın etkisi çok oldu. Daha sonra mücadele dozu yüksek olması nedeniyle basketbol oynamaya başladım. Birkaç ayın ardından, annemin lise döneminde yaptığı gibi voleybol sahasında buldum kendimi. Çok sevdiğim bir spor olduğu için 3 buçuk yıldır voleybol oynuyorum ve hedefim Milli takım kadrosunda yerimi almak.”

Çocukları dinledikçe bu sporcu ailenin temellerinin nasıl atıldığını soruyoruz ve Osman Şener Özsoy cevap veriyor:
“Sibel, benim de yer aldığım spor kulübüne geldi. O zamanlar hırsı ve başarısıyla dikkatimi çekmişti. O dönemlerde hepimiz aynı ortamlardaydık. 88’de başlayan arkadaşlığımız, 1997’de evlilikle noktalandı. İkimizin de aynı meslekten olmamızın faydalarını çokça gördük. Örneğin antrenörken kamplardan dolayı evden uzak kaldığım dönemde, eşim ‘yapma’ diyebilirdi. Ama destekledi.”

 “Dünyada kimsede olmayan özellikler Servet Tazegül’de var”
Elde ettiği uluslararası başarılara imza atarak rekorlara koşan Servet Tazegül ile bir kamp anında tanıştığını ifade eden Osman Şener Özsoy, ziyarete gittiği bir kampta kısa boylu ve hareketli bir çocuğun açık büfe sırasında önüne geçtiğini, kendisinin de şakayla karışık ensesine vurduğunu söylüyor.

Sonraları Tazegül ile sohbet ederek kendisini derinlemesine tanımaktan gurur duyduğuna işaret eden Özsoy, “Servet çok değişik bir sporcu. Dünyada kimsede olmayan, bir tarzı var. Sürekli atak yaparak rakibi yıldırıyor. Elde ettiği başarılardan dolayı da bütün dünyanın takdirini kazanıyor” diyor.

“Eski dönemlerdeki zor şartlar şimdi yok”
Sibel Özsoy, aktif spor hayatında zorluklarla karşılaştığını ve beton zeminlerde ekipman eksiği duyarak antrenmanlarını sürdürdüğünü anımsatırken, oğlu Halit Burak ise şimdiki şartların çok daha iyi olduğunu şöylüyor:
“Anne ve babamın sporculuk dönemlerinde çekilen fotoğraflara baktığımda, şartların çok zor olduğunu gördüm. Şimdi ki tesislerde büyük oranda fark olduğunu fark ediyorum. Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın desteğiyle artık isteyen herkes, istediği sporu yapabiliyor. Ben o zor şartlarda, büyük başarılara imza atan annem ve babamla gurur duyuyorum.”

Geçirdiği rahatsızlığından dolayı aktif spor hayatının noktalandığını ve uçurumdan düşmüş gibi boşluğa düştüğünü söyleyen Sibel Özsoy, spora aşık olduğunu ve yaşına rağmen dinç bir şekilde sporunu devam ettirebildiğini belirtiyor.

“Anne-Babamın Sporcu Olması Büyük Şans”
Elif Burcu Özsoy, sporcu anne-babanın çocuğu olmanın önemi vurgulayarak, “Her anımızda bize destek vererek, spor hayatımızda doğru adımlar atmamıza vesile oluyorlar. Umarım biz de bu desteklerini karşılıksız bırakmayarak, uluslararası arenadan madalyalar toplayarak evimize geliriz” diyor.  

       

                                   

        

Tüm hakları Amatör Spor Kulüpleri Konfederasyonu'na aittir.