20 Ağustos 2014, Çar>
Gençlik ve Spor Bakanı Akif Çağatay Kılıç, dopingle mücadele konusunda kararlılığını bir kez daha vurgulayarak, "Bu illete bulaşan sporcuya da sporcusunun bu yanlış yolda ilerlemesine göz yuman yöneticilere de en ufak bir tavizimiz olmadı, olmayacak" dedi.
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın yayın organı Gençlik Spor Dergisi, son günlerin tartışma konusu doping ve dopingle mücadeleyi masaya yatırdı.
Dopingle ilgili süreçleri yakinen takip ettiklerini vurgulayan Bakan Çağatay Kılıç, "Bu işin hem mutfağında hem de sahaya yansımalarında tüm süreçleri izliyoruz. Her iki tarafta da en ufak bir ihmal ya da kasıt gördüğümüz an gereken neyse aynı anda yapacağız" şeklinde konuştu.
“Doping bir ahlaksızlık ve illettir”
Bakan Çağatay Kılıç, dopingin sadece Türkiye'ye has bir durum olmadığını belirterek, şöyle devam etti:
"Bunun küresel bir sportif ahlaksızlık olduğu teşhisini koyup kenara çekilmemiz söz konusu olamaz. Göreve geldiğim günden bu yana bu konudaki hassasiyetimizi gerek sporcularımıza, gerek teknik ve idari kadrolarımıza gerekse de federasyon başkanlarına her görüşmemde vurguladım. Tüm spor camiamızın şunu net bir şekilde bilmesini isterim ki; bu topraklarda kazanılan başarı, her şeyden önce ahlaklı bir başarı olacak. Dopingi, ben bir ahlaksızlık ve illet olarak nitelendiriyorum. Bu illete bulaşan sporcuya da sporcusunun bu yanlış yolda ilerlemesine göz yuman yöneticilere de en ufak bir tavizimiz olmadı, olmayacak. Nasıl ki her türlü imkanımızı sporcularımızın başarısı için seferber ettiysek, aynı şekilde dopingle mücadele noktasında da tüm kararlılığımızla ilgili kurum ve kuruluşlarla koordineli bir şekilde çalışmaya devam edeceğiz."
Türkiye’de doping kullanımı hızla düşüyor
Türkiye Olimpiyat Komitesi Başkanı Prof. Dr. Uğur Erdener, Gençlik Spor Dergisi’ne yaptığı açıklamada, Türkiye'nin artık doping yasaklılarının bol olduğu bir ülke grubundan çıktığını dile getirdi. "Bu durum, Dünya Dopingle Mücadele Ajansı'nın (WADA) son yönetim kurulu toplantısında vurgulandı” diyen Erdener, Türk sporunun, Dopinge karşı kararlı duruşu nedeniyle Bakan Akif Çağatay Kılıç’a şükran borçlu olduğunu söyledi.
Erdener, Türkiye’nin dopingle etkin mücadele eden ülkeler arasında bulunduğunu ve doping kullanımı oranının hızla düştüğüne işaret ederek, bunda Gençlik ve Spor Bakanlığı ile birlikte yürüttükleri çalışmanın katkısı olduğunu vurguladı. Uğur Erdener, dopinge karşı yürütülen mücadelenin, zaman zaman Uluslararası Atletizm Federasyonu'nun (IAAF) dopingli listesinin gölgesinde kaldığını belirterek, “Oysa geçtiğimiz bir yıl içinde üretilen yeni politikalar ve onun sonuçları bağlamında konuşacak olursak, pozitif sonuçlarla ilgili bir önceki yılla kıyaslanamayacak derecede olumlu gelişme var. Bu medyamızda da işlenen bir konu haline geldi. Bunların sonucu olarak çok kısa zamanda çok önemli bir mesafeyi kazandık" diye konuştu.
Doping cezaları artıyor
Dünya Anti-Doping kodunun 1 Ocak 2015 tarihinden itibaren tümüyle değişeceğini vurgulayan Erdener, şöyle devam etti:
"Çok daha sıkı kurallar geliyor. Bunun içinde cezai şartlardan yasaklı maddelere kadar bir çok unsur var. Cezalar çok artmış oluyor. Sporcunun doping kullanımında tüm çevresi ve ailesine varana kadar sorumlu tutuluyor. Sporcu dopingi tek başına yapamaz, çevresiyle yapar."
"Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın Bu Süreçte Yoğun Çalışmaları Bulunuyor"
Hacettepe Üniversitesi Doping Kontrol Merkezi Müdürü Prof. Dr. Arif Ahmet Başaran da Gençlik Spor Dergisi’ne yaptığı açıklamada, son yıllarda teknolojik gelişmelere bağlı olarak analiz yöntemlerinin arttığını ve 3 ayda bir sporculardan numene alındığını belirtti.
Yeni yöntemlerle 6 ay önce kullanılan ilaçların dahi bugün ortaya çıkabildiğine dikkati çeken Prof. Dr. Başaran, “Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın bu süreçte yoğun çalışmaları bulunuyor.Gerekli hassasiyeti göstererek, uyarılarda bulunuyor” diye konuştu. Prof. Dr. Başaran, Hacettepe Üniversitesi’ndeki merkezin, dünyadaki 40 Doping merkezinden birisi olacağına işaret ederek, “Bu, Türk sporuna önemli boyutta bir prestij katacaktır. Aynı zamanda Olimpiyat Oyunları’na adaylık sürecinde de avantaj sağlayacaktır. Daha kolay numune alımı yapabilecek ve ölçümlemelerimizi sonuca ulaştırabileceğiz. Bu noktada sporcular da bilinçleneceği için yasaklı madde kullanımından çekineceklerdir” şeklinde konuştu.
“En Kötüsü Rakiplerim Yarışırken Pistlere Çıkamamam”
Milli sporcumuz Nevin Yanıt, 2013 yılında numunelerinde yasaklı madde bulunmasından dolayı iki yıl yarışmalardan men cezası alarak pistlerden uzaklaşmıştı. Almanya’da gerçekleştirilen Grand Prix’den bir gün öncesinde teste girdiğini ve böyle olumsuzlukların yaşanacağını kesinlikle tahmin etmediğini dile getiren Yanıt, “Almanya’daki yarışın ardından Avrupa Salon Şampiyonası’nda yarıştım ve altın madalyayla ülkeme döndüm. 1 hafta sonra ise bu durumu öğrendim. Önce kötü oldum ve psikolojim bozuldu” dedi.
Yaşadığı bu olaydan dersler çıkardığını belirten Yanıt, “Bu olay bana yaşama dair çok şey öğretti. Mesela; birine körü körüne inanmamak, güvenmemek gerektiğini gördüm. Testler doğru mu yanlış mı bilmiyorum ama asıl önemli olan şey benim iki yıldır elim kolum bağlı rakiplerim yarışırken pistlere çıkamamam” şeklinde konuştu.
“Maddi Kaygılar Sebep Olabiliyor”
Uluslararası Atletizm Federasyonu’nun son dönemde doping kullanarak ceza alan atletlerin bulunduğu listede 2 yıllık cezasıyla yer alan 25 yaşındaki milli sporcumuz Sarık Bilgin ise teste girdiğinde yasaklı maddeye rastlanma ihtimalinin bulunmadığını düşündüğünü ve bu nedenle psikolojik olarak gayet rahat olduğuna dikkati çekiyor.
Doping konusunda yapılan tüm testlerin doğru sonuçlar verdiğine işaret eden Bilgin, “Doping yapan bir sporcunun amacı antrenman performansını arttırarak yarışmalarda daha iyi sonuç almaktır. Genel olarak maddi kaygılar bu yöntemlere başvurmaya sebep olabiliyor” diye konuştu.
“Kendime Soruyorum; ‘Gerekli miydi?’ Diye”
Dopingden yakalanan hemen her sporcunun büyük pişmanlık duyduğunu, yakalanmayanların ise doping kullanmaya devam ettiğini ifade eden Sarık Bilgin, şöyle devam etti:
“Aslında bakarsanız ben de yakalanmasaydım pişman olmayabilirdim mesela. Çünkü insan yaşamadan anlamıyor. İster istemez kendinize yakalanınca soruyorsunuz; ‘Yapmasam da olurdu sanki. Gerekli miydi?’ Bizden daha genç sporcularımızı da buradan seslenmek istiyorum. Doping yapmasınlar. Yakalanınca derin üzüntüler çekilebiliyor. Vücutta bıraktığı zararlar da cabası. Sporda da, hayatta olmaları gerektiği gibi dürüst olsunlar.”
“Doping Hırsızlıktır”
1968 Olimpiyat şampiyonu Milli güreşçimiz Ahmet Ayık, o yıllarda dopingin sadece adını duyduklarını ama hiç görmediklerini ve ne olduğunu dahi bilmediğini ifade etti. Doping yaparak başarılı olmanın hırsızlıktan bir farkı olmadığını vurgulayan Ayık, şöyle devam etti:
“Spor etiğinde yer bulmayan dopingin ayrıca sağlık açısından da olumsuz sonuçları olduğunu görebiliyoruz. Doğal beslenmek, azimle çalışmak inanın başarılı olmak için yeterli oluyor. Sporun kurallarına riayet edilmesi de önemli. Bu koşulları sağladıktan sonra çıkacak şampiyon olacak bu kadar basit
Diğer Haberler
Milli Tenisçimiz Zeynep Sönmez Şampiyonluğa Ulaştı
Metehan'dan 1 Gümüş, 1 Bronz Madalya
Toprak'tan 2'nci Dünya Şampiyonluğu
Masa Tenisi Milli Takımımızdan Bronz Madalya
Milli Satranççımız Adar, U-25'te Şampiyon Oldu
A Milli Takım, İzlanda'dan Tarih Yazarak Dönüyor