01 Aralık 2014, Pzt>
Milli sporcumuz Öznur Yılmazer, doğup büyüdüğü kent olan Gaziantep’in tarihi sokaklarında sporla tanışma hikayesinden elde ettiği uluslararası başarılara, engelli bireylere ulaştırmak istediği mesajlardan Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın spora yönelik vermiş olduğu desteklerin yansımalarına dair çeşitli konularda açıklamalarda bulundu.
Tarihi Bakırcılar Çarşısı’na kendisine her zaman eşlik eden eşi ve antrenörüyle birlikte gelen Milli sporcumuz bakırcıların çalıştığı sırada çıkan seslere kulak kesilerek “Sesler, hiç şüphesiz ki bizler için çok önemli. Bana da böylesine tarihi bir ortamda tarihi bir mesleğin seslerini duymak büyük haz veriyor” diyor.
Milli atlet Öznur Yılmazer’in Gençlik Spor Dergisi’nin sorularına verdiği cevaplar şöyle:
Golbol Sesleri…
Spora başladığınız ilk yılları sormak isteriz. Büyük başarılara imza attığınız spor hayatınıza nasıl başladınız?
İlk olarak çok erken olmasa da görme engelliler okulunda spora başladım. Branşlar arasında kısa sürede bir seçim yaparak Golbol branşını tercih ettim. Ülkemizde çok popüler olmasa da benim çok ilgimi çekti ve büyük bir istekle bu sporda çalışmalarıma başladım.
Peki, ya daha sonrası? Atletizmle ne zaman tanışma fırsatı buldunuz?
Atletizmle buluşmam çok da kolay olmadı. Golbolun ardından gülle atma branşına yönlendirildim. Kısa bir zaman zarfı içinde pişmanlık yaşadım. Hem bu branşa kendimi uygun hissetmiyordum hem de yoğun bir çalışma programından geçiyordum,sporu bırakma noktasına gelecek kadar. O sıralarda şuan ki antrenörümle tanıştım ve benim koşuculuğa daha uygun olduğumu ve şuan yanlış bir antrenman yoğunluğundan geçtiğimi ifade etti. Bunun üzerine ben de şuan hayatımın en önemi değerlerinden biri olan atletliğe geçtim.
Tarih Sesleri…
Tarihi hanlar arasında gezintimiz sürerken yolumuz bir mağaranın içine düşüyor. Kayalıkları büyük bir titizlikle dokunarak inceleyen Yılmazer, “Tıpkı duymak kadar dokunmak da bizler için çok önemli. Burada tarihe dokunmak inanılmaz keyifli” diyor.
Branş değişikliği noktasında nasıl bir süreç gelişti spor hayatınızda?
Öncelikli olarak çalışma programım baştan sonra kadar büyük bir değişime uğradı. Örneğin, güllede günde tam olarak 40 dakika koşuyordum. Aslında büyük bir yanlış olduğunu öğrendim ve maksimum 30 dakika koşmaya başladım. Ayrıca ilk kez 600 metre idmanlarına çıktım. Kesinlikle çok farklıydı ve aynı doğrultuda çok yoruldum. Şunu da belirtmek isterim: Antrenörüme ‘Beni görme engelli olarak düşünmeyin. Ben gören sporcular kadar çalışmayı ve dereceler elde etmeyi hedefliyorum. Kısacası engelim yokmuş gibi koşmalıyım’ dedim. Bu doğrultuda çalışmalarımıza başladık.
Kılavuz Sesleri…
Kılavuz atletinizle birlikte yarışlarınızda büyük bir paylaşım yapıyorsunuz. Adete koşunuz iki ayrı bünyede gerçekleşiyor. Bu noktada kılavuz atletliğe dair görüşleriniz nelerdir?
Tek kelimeyle anlatacak olursam ‘empati’ diyebilirim. Çünkü adımlarımız, vücudumuz ve hatta nefesimiz bile aynı anda büyük bir uyum içerisinde. Birimiz vücudunun sağını, bir diğerimiz ise solunu çalıştırıyor. Kılavuzun, sporcudan hızlı ya da yavaş koşması kurallara aykırı. Bu nedenle büyük bir denge unsuru söz konusu. Bu noktada her daim yanımda olan bir isim olan kılavuz atletim Arda Eriş de teşekkürlerimi iletiyorum. Çünkü spor hayatını benimle paylaşıyor. Sonuç olarak baktığımızda benimle aynı dereceyi o da elde ediyor.
Azim Sesleri…
Yılmazer, çok sayıda zorlukla mücadele ettiğini ve bu noktada pes etme noktasına gelip-gelmediğini şu şekilde yanıtlıyor:
“Mevsim şartları değişse de programımız değişmiyor. Özellikle kış şartlarında tek çalıştığım anlarda zorlanıyorum. Çokça çamurun karın üstüne düşüp kalkıyorum. İşte bu nokta atlanmaması gereken nokta ‘kalkma’ kısmı. İnanın büyük bir azimle kalkmasam bu başarıların yakınından dahi geçemezdim.”
Azimden bahsettiniz. Peki, sizi bu derece istekli kılan durum nedir?
“Uluslararası spor organizasyonlarında mücadele etmek çok ayrı bir duygu haline sürüklüyor beni. Çünkü ülkemizi temsil ettiğimi düşünüyorum ve başarma gerekliliği sorumluluğunu taşıyorum. İşte benim pes etmemem ve azimle devam etmemde en önemli etmen bu. Anlatılamaz ama uluslararası bir organizasyonda kürsüye çıktığımda marşımı okumak ve bayrağımın zirvede dalgalandığını görmek hayatımda aldığım en büyük ödül benim için.”
Ulaştığınız başarıyla ülkemizde büyük bir ilke imza attınız ve gençlere de idol oldunuz. Bu konuda gençlere dair düşüncelerinizi paylaşır mısınız?
Zor şartlarda elde ettiğim bu başarılar eminim ki gençlerin zihinlerinde yeni kapıların açılmasına katkıda bulunmuştur. Yarışma öncesi dönem ne kadar meşakkatliyse, sonrasında elde edilen başarı da aynı derecede mutlu ediyor. Ben bu noktada genç sporculara kesinlikle yılmamaları gerektiğini, engelli arkadaşlarıma ise sporun engel tanımadığını hatırlatmak isterim.
Şampiyonluk Sesleri…
Olimpiyat Oyunları’nda altın madalya kazanmanın amacıyla yıllardır çalışan Öznur Yılmazer’e yakın vadeye dair hedeflerini ise şöyle sıralıyor:
“Bir sporcunun her daim her döneme ilişkin hedefi olması gerektiğini savunuyorum. Bu kapsamda öncelikli hedeflerim arasında önümüzdeki yıl Mayıs ayında Kore’de düzenlenecek Dünya Oyunları ile Kasım’da Katar’da gerçekleştirilecek Dünya Şampiyonası bulunuyor. Buralarda tek hedefim altın madalya elde etmek ve Brezilyalı rakiplerimi geçerek şampiyon olmak.”
Gençlik ve Spor Bakanlığı’nın da son dönemlerde sporun her alanına büyük bir yatırım sağladığını ve sporcuların önündeki engelleri kaldırdığına işaret eden Öznur Yılmazer, “Bakanlığın vermiş olduğu destekler, ayrıca motivasyon kaynağı oluyor. Bu kapsamda Sayın Cumhurbaşkanımız Recep Tayyip Erdoğan ve Bakanımız Akif Çağatay Kılıç’a destekler sürdüğü müddetçe başarılarımı arttırabileceğime dair söz veriyorum” diyor.
Yemek Sesleri…
Bir sporcunun gündelik yaşantısı hiç şüphesiz ki bizlere göre çok daha farklı olur. Peki, sizin gününüz nasıl geçiyor?
Hedeflerim büyüdükçe, sporun yaşamıma yansıdığı boyut da büyüyor. Hedefim Olimpiyat şampiyonluğu olduğu için hayatımın temel odağı spor. Sabahları kahvaltımı yapıyor ve ilk antrenmanıma çıkıyorum. Ardından öğle yemeği yine antrenmanlar. Akşamları da yine yemeği yiyorum ve kendimi diğer güne hazırlıyorum.”
Yemeklerden bahsettiniz. Gaziantep mutfağının ünü hemen her kentimizde bilinen bir gerçek. Bir sporcu için Gaziantep mutfağını değerlendirir misiniz?
Buranın dışında hiçbir yerde zevkle yemek yiyemediğimi söylemek isterim. Dediğiniz gibi Gaziantep mutfağı dillere şayan bir özellik taşıyor. Birçoğu ağır sayılabilecek yemekler olmasına rağmen, yemek farkı gözetmeksizin öğünlerim küçük olsa da yemekleri rahatlıkla tüketebiliyorum. Ama şunu da belirtmek isterim annemin yemekleri benim için çok farklı bir yerde. Bu zamanda dahi her gün onun yaptığı yemekleri yiyorum. Özellikle menemen en sevdiğim yemek…”
“Başarılarını Büyük Bir Heyecanla Karşılıyorum”
Öznur Yılmazer’in eşi Recep Yılmazer, eşine her daim destekte bulunmanın kendisine onur verdiğini dile getiriyor ve şöyle devam ediyor:
“İlk yıllarında eşime kılavuz atletlik yapıyordum. Fakat kısa sürede kendini geliştirince ona yetişemez oldum. Sonuç olarak Avrupa Şampiyonu bir atletle aynı hızda konuşmak kolay değil. Şimdilerde motivasyon anlamında destekte bulunabiliyorum. Onun başarılarını hem eşi olduğum için hem de bayrağımızı dalgalandırdığı için büyük bir heyecanla karşılıyorum.”
“Uyumla Büyük Başarılara İmza Atıyoruz”
Öznur Yılmazer’in kılavuz atleti Arda Eriş, tanıştığı yıllarda böylesine büyük başarılara imza atacağını hayal dahi edemediğine dikkati çekerek şöyle devam ediyor:
“Antrenmanlar sırasında Öznur’un büyük bir hırsla çalıştığına şahit oluyorum. Ama bu doğrultuda uyumla büyük başarılara imza atıyoruz. Kılavuz atlet olmak hem rehberlik yapmayı hem de atletlik becerisinin gerekliliği olduğu bir durum. Bu noktada Öznur da beni motive ediyor ve başarılarımızın ortaklığına her fırsatta vurgu yapıyor.”
“O An Ben de Oradaydım”
Bedensel engelli Milli sporcumuz Barış Telli, Öznur Yılmazer’in Avrupa Şampiyonası’nda 100 metre koşu sırasında atletizm pistinin hemen yanında yüksek atlama yarışlarındaydı. Yılmazer’in şampiyonluğuna tanıklık ettiği o anları Telli şöyle anlatıyor:
“Milli sporcumuzun yarışa başlayacağı için hazırlandığını görünce dikkatle yarışa kilitlendim. Bir müsabakada olduğumu unuttum ve heyecanla seyre daldım. Yılmazer’in bitiş çizgisine birinci olarak geldiğini görünce her daim yanımda bulundurduğum bayrağımızı verdim ve sevincine ortak oldum. O anlar duyduğum onuru inanın anlatmak mümkün değil.”
Diğer Haberler
Şampiyon Fenerbahçe Medicana !
A Milli Takımımız UEFA Uluslar Ligi Play-Off Turu Rövanş Maçında Macaristan’ı 3-0 Mağ..
A Milli Takımımız UEFA Uluslar Ligi Play Off Turu İlk Maçında Macaristan'ı 3-1 Mağlup..
A Millî Takımımız, UEFA Uluslar Ligi Play-Off Turu ilk maçında karşılaştığı Macaristan'ı sahasında 3-1 mağlup ederek tarihind..
Dünya Kadınlar Boks Şampiyonası'nda Milli Boksörlerimizden Tarihi Başarı
Milli Karatecilerimiz 21 Madalya ile Avrupa Şampiyonu !
Toprak'tan Gümüş Madalya